“Sokaklarda binlerce muhafazakar Katolik ve aşırı sağcı yolları kapattı. Meclise giremedik.
Yüzlerce ırkçı, antisemitten çok kötü mesajlar ve tweetler geldi bana.
Arabamı kırdılar ve yeni araba almaya mecbur oldum.
Kapıma polis konuldu. Halen bunlar sokakları dolduruyorlar.
Şimdi muhafazakar sağ bunlarla el ele.
Fransa’da politik durum çok kötü…
Nereye kadar gideceklerini bilmiyoruz.
Korkumdan sadece kiralamış olduğum bir arabayla dolaşıyorum.”
Bu sözler Esther Benbassa’ya ait.
Fransız senatosuna gireli iki yılı bulmadan Yeşiller senatörü Esther Benbassa, büyük bir zafere imza attı. İstanbullu Benbassa’yla bu büyük zaferinden kısa bir süre önce İstanbul’da görüşmüştüm. Sizinle de paylaşmıştım yasa tasarısını…
O Fransa’daki kanunlaşan eşcinsel evliliği kanununu elleriyle satır satır yazan isim.
Yasa tasarısının kanunlaşmasının hemen ardından Benbassa’yı arayıp tebrik etmek istedim. Sesi yorgun ama her zamanki gibi güçlü geliyordu.
Kanun, 331 evet, 225 hayır’la geçti. Kanuna sağdan 4 senatör ve milletvekili oy verirken 7 sosyalist hariç bütün sol ve Yeşiller oy vermiş.
Benbassa’ya göre “sosyalistlerin çoğu iki eşcinsel kadının da erkeğin de çocuk yapmasına karşı.”
İstanbullu senatör, “bu evlilik Fransa’yı ikiye böldü”, diyor.
Benbassa, 2012’de kanunu, yüzlerce farklı uzman, dernek yetkilisi, aileler, çiftlerle görüştükten sonra yazdı. Geçen sene nisan ayında çalışmaya başladı. 28 Ağustos’ta sundu.
Hükümet önce korkmuş. Yeşiller, kasım ayında kendilerine senede dört kere ayrılan zamanda kanunu geçirecek sanarak hemen kendi kanununu sundu ve bu kanunda yalnız evlilikten bahsediliyordu. Oysa Benbassa’nın tasarısında eşcinsellerin çocuk evlat edinme ve taşıyıcı anne aracılığıyla edindikleri çocuğu Fransız vatandaşı kılma hakkı da bulunuyordu.
“Aile bakanı bana söz vermişti. İkinci önergemde iki erkek, bir kadına para vererek ya da bir kız arkadaşa bir çocuğu taşıtırlarsa (yabancı bir memlekette çünkü bu Fransa’da yasak) bu çocuğun bir nüfusa sahip olmasını istedim. Tabii geçmedi. Fakat Adalet Bakanı benim eski bir arkadaşım, genelgeyle iki Fransız ya da bir Fransız erkekten doğan bu çocuğun Fransız olmasına karar verdi. Bu kanun geçmeden evvel oldu. Tabii büyük bir skandal koptu.”
Bu önergenin kabul edilmesi de en az evlilik kanunu kadar kıyamet koparmış.
“Günlerce muhafazakar milletvekilleri ve senatörler evlilikten çok, eşcinsellerin çocuk yapmalarından korkarak Voltaire’den evvelki zamanlara benzeyen konuşmalar yaptılar. Uygarlık bitti diye nutuklar attılar. Fransa çöktü. Aile hayatı bitti gibi acayip ve demode konuştular.”
Önümüzdeki haziran ayında evlenmek mümkün olacak.
Benbassa’ya “çok evlilik bekliyor musunuz” diye soruyorum.
Yanıtı şaşırtıcı.
“Günlerce homoseksüeller sokaklarda sevinçle evleneceklerini her yerde söylediler. Ama bence az evlilik olacak. Fakat ilk defa Fransa’da bu kanunla bütün vatandaşlar istedikleri zaman kimle isterlerse evlenebilecekler. Şimdilik bir Türk bir Fransız’la Fransa’da evlenebilecek. İki Türk Fransa’da oturuyorlarsa evlenebilecekler. Çünkü evlenmek için bir adres vermen lazım.”
Fransa’da medeni hayatta büyük bir devrim yaşanıyor. Ve bu devrimin bu kez bir aktörü yok bir aktrisi var. Ve o bir İstanbullu. Her devrim gibi bedeli ağır, sancılı, şiddetli olabiliyor.
Modernlik projesi galiba insanoğlu varoldukça hiç bitmeyecek. Reha Muhtar’ın bir zamanlar haberleri kapatırken dediği gibi ‘her nerede ve nasıl yaşatılıyorsa’, ona göre şekillenerek.